GÜNCEL BİLGİLER '' BESLENME''

SAĞLIKLI BİR KALBİN SIRRI DOĞRU BESLENME
Kalp sağlığını korumak için kolesterol seviyesinin dengede olması büyük önem taşıyor. Bu nedenle kolesterolü yükseltecek beslenme alışkanlıklarından uzak durulması gerekiyor. Tüketilen besinlerin doymuş yağ içeriği açısından zengin olması da kalp hastalığı riskini artırıyor. Dengeli beslenmek hem kalp sağlığını koruyor hem de kişiyi diğer hastalıklardan uzak tutuyor.
Yemek pişirirken kullandığınız yağa dikkat!
Besinlerin içerdiği yağ dışında yemekleri pişirirken kullanılan yağ tercihleri de kalp sağlığı açısından çok önemlidir. Tüm yemekler zeytinyağı ile pişirilmeli ama faydalı olduğu düşünülerek aşırı miktarda tüketilmesinden kaçınılmalıdır. Beslenme programında tahıl grubu olmazsa olmazlardandır. Özellikle tam tahıl grubunun tüketilmesi çok önemlidir. Pilav, pirinç yerine bulgurdan yapılmalıdır. Beslenme programında yulaf, çavdar, arpa gibi besin grupları ve kurubaklagil gibi tahıl grupları eksik edilmemelidir. Bu besinler, yüksek mineral, vitamin ve posa içerdiği için kalp sağlığını olumlu şekilde etkilemektedir.
Meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketin
Besinlerin mevsimine göre tüketilmesi, bağışıklık sistemini güçlendirir, günlük vitamin ve minerallerin alınmasını sağlar. Mevsim dışında tüketilen meyve ve sebzelerde ekstra hormon ve kimyasal ürünlere maruz kalınabilmektedir. Eğer mevsiminde olmayan bir gıda tüketilecekse, dondurma yöntemi kullanılabilir. Örneğin domatesler mutfak robotundan geçirilecek konserve yapılabilir. Yaz mevsimindeki meyveler dondurularak, kışın da tüketilebilir. Aynı şekilde fasulye, kabak, patlıcan gibi sebzeler de dondurucuya konularak kış yemeklerinde kullanılabilir.
Kalp sağlığını korumak için;
Çok yağlı et tüketmeyin ve kırmızı et tüketiminin haftada ikiden fazla olmamasına özen gösterin.
Daha çok beyaz et ağırlıklı bir beslenme programı tercih edin.
Omega 3 içerdiği kolesterol seviyesini olumlu etkileyen balık tüketin.
Süt ve süt grubuna günlük beslenmede yer verin, az yağlı ürünler tercih edin.
Yüksek posa içeren sebze ve meyveye beslenme programında mutlaka yer verin.
Omega3, omega 6 ve E vitamini açısından zengin olan cevizi, fındığı ve bademi aşırıya kaçılmadan, kavrulmamış ve tuzsuz olarak tüketin.
İçerdiği yağ asitlerinden dolayı avokado ve likopen içerdiği için domatese beslenme programında yer verin.
Turuncu ve sarı renk besin grupları gibi A vitamini içeren sebze ve meyve tüketin.
 
YAĞ YAKICI SEBZELER
PATATES: Bağ dokusunda birikmiş olan fazla suyu içeriyor.
                                                  
ENGİNAR: Vücuttaki fazla suyu dışarıya atıyor ve tuzun olumsuz etkilerini en aza indiriyor.
                                           
DOMATES: İçeriğindeki C vitamini cildi sıkılaştırıcı etki gösteriyor.
                                               
KEREVİZ: Böbreklerin işlevini güçlendiriyor ve toksik maddelerin dışarıya atılmasını sağlıyor.  A, B ve C vitaminleri ile başta fosfor olmak üzere çinko, bakır, mangan ve selenyum mineralleri içerir.
                                        
BROKOLİ: Vücut ısısını artırarak yediklerinizi çabuk yakmanızı sağlar.
                                             
BRÜKSEL LAHANASI: Hem çözünür posa hem de çözünmez posa olmak üzere yüksek posa içeriğine sahiptir. Bu sayede tokluk hissi vererek açlığı dengeler.
                                             
HAVUÇ: Kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
                                          
SALATALIK: İdrar söktürücü ve kanı temizleyicidir. Bağırsakları yumuşatır ve kabızlığı giderir.
                                             
PATLICAN: A, C ve B vitaminleri ile kalsiyum, fosfor ve demir mineralleri içerir. Bağırsakları yumuşatır ve idrar söktürür.
                                         
KIVIRCIK: Kalsiyum mineralleri ile A ve C vitaminleri açısından zengin bir sebzedir. Ayrıca B, D, E vitaminleri ve demir, sodyum, bakır, iyot ve çinko mineralleri içerir. Sindirimi kolaylaştırır. İdrar söktürücüdür. Kabızlığı giderir. Vücuttaki zararlı maddelerin uzaklaştırılmasına yardımcı olur.
                                         
ISPANAK: Sindirimi kolaylaştırır. İdrar söktürücüdür. Hemoroite ( Basur) iyi gelir.
                                     
KABAK: İdrar söktürür ve kabızlığı giderir. Mide ve bağırsakları yumuşatır.
 
ZAYIFLATAN, YAĞ YAKAN ÇORBA TARİFİ
Kilo vermenin en popüler yollarından biri de kilo verdiren, yağ yaktıran çorbalar içerek kolayca zayıflamaktır. İşte size hem nefis,  hem  pratik, hem de yağ yaktıran bir çorba tarifi..
Malzemeler
6 orta boy soğan
3 diş sarımsak
Yarım beyaz lahana( küçük boy)
2 kapya biber, 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
Kimyon, Karabiber, Zerdeçal
Tarım çay bardağı yeşil mercimek
1 yemek kaşığı biber salçası, 1 demet maydanoz
Yapılışı
Soğanlar küp küp doğranır. Sarımsaklar bıçak yardımıyla hafifçe ezilir. Lahana ve kapya biber doğranır. Malzeme 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile hafifçe sotelenir. Kimyon, karabiber, zerdeçal, yarım çay bardağı yeşil mercimek, 1 tatlı kaşığı biber salçası, 1 demet maydanoz ve 2- 3 bardak su ilavesi ile sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirilir. Dilerseniz blender yardımıyla püre haline getirip yada taneli şekilde de içebilirsiniz.
Afiyet olsun…
 
ÇOCUKLARIN DİŞLERİNİ GÜÇLENDİREN 12 BESİN
Yetişkinlik döneminde sağlıklı dişlere sahip olmak, çocuklukta yenilen besinlere bağlı.. Prenatal ve çocukluk döneminde alınan bazı gıdaların diş çürümesine karşı direnci artırır. İşte çocukların diş sağlığı açısından önemli olan yiyecekler..
KEREVİZ: Kereviz dişleri 2 yolla korur. Kereviz ekstra çiğnemeyi gerektiren bir yiyecektir. Bu ekstradan tükürük salgılamayı sağlar, buda çürüklere neden olan bakterileri etkisiz kılar. Buna ilaveten lifli ya da sert yapıdaki doğal yiyecekler diş etlerine masaj yapar ve diş aralarını temizler.
                                         
PEYNİR: Peynir dişler için birden çok yarar sağlar. İlk olarak ağzın PH dengesini ayarlamaya yardımcı olur. Aynı zamanda çürüklere karşı koruyup, yeni çürüklerin oluşmasını engeller. Özellikle şekerli gıdalar alındıktan sonra yenilecek bir parça peynir, şekerin dişleri çürütme etkisini giderme açısından son derece önemlidir.
                                            
YEŞİL ÇAY: Yeşil çayda bulunan katesin maddesi ağızdaki bakterilerin yok olmasına yardımcı olurken aynı zamanda kansere karşıda etkili olur. Dolayısıyla ağız kanserlerine karşıda etkili bir maddedir. Bu madde aynı zamanda kötü ağız kokusuna neden olan bakterileri de ağızdan uzaklaştırmaya yardımcı olur.
                                             
KİVİ: Vitamin C eksikliği diş etlerini hassaslaştırabilir, bakterilere karşı daha dirençsizleştirebilir. Bu durumda da periodontal rahatsızlığa yakalanabilirsiniz. Bu durumla karşılaşmamak için yeterince C vitamini almalısınız ve bunun için kiviyi seçebilirsiniz, çünkü kivi diğer meyvelere göre daha fazla C vitamini içerir.
                                            
YOĞURT: Kalsiyum açısından zengin olan yoğurdun dişlere olan faydaları saymakla bitmez. Kalsiyum periodontal rahatsızlığı olan kişilerdeki diş kökleri iltihaplı cep sayısını azaltır. Kalsiyum, periodontal rahatsızlık dolayısıyla oluşmuş sallantılı ve gevşek dişleri iyileştirmede yardımcı olur. Kalsiyum, diş kayıplarını önlemeye yardımcı olur. Eğer sizde diş sağlığınızı düşünüyorsanız, kalsiyum deposu olan yiyecekleri tercih edin.
                                          
MAYDANOZ: Ağız kokusuna neden olan yiyecekleri tükettikten sonra biraz maydanoz çiğnemek hoş bir ağız kokusuna sahip olmanıza yardımcı olacaktır. Bu sayede ise kötü ağız kokusu maydanoz sayesinde hoş bir kokuya dönüşür.
                                             
ÇİLEK: Çilek dişlere ve diş etlerine iyi gelir. Aynı zamanda diş taşlarından doğal yöntemle kurtulmanın formülünü taşımaktadır. İçinde bulunan çeşitli asitler diş diplerinde biriken taşları eritir. Diş taşlarının oluşumunu engeller.
                                              
KURU YEMİŞLER: Kuru yemişler ve çekirdekler dişi kaplayarak bakterilere karşı koruyucu bir tabaka oluşturan doğal yağlar içerirler. Bu yağlar diş minesinin güçlenmesine yardımcı olarak çürümelere karşı daha dayanıklı olmasını sağlar ve çekirdekleri de kalsiyum içerir.
                                            
ELMA: Elma, kabukla yenilmesi bir yandan dişlerin kuvvetlenmesini sağlarken, diğer yandan da içerisindeki maddelerle dişleri temizler. Elma, havuç gibi meyvelerin ısırarak yenilmesi tavsiye edilir.
                                              
KURU ÜZÜM: Şekerli bir besin yenildikten sonra bakteriler diş minesini yıpratan asitler salgılar ve zamanla dişlerin çürümesine yol açar. Kuru üzüm de tatlı ve yapışkandır. Diğer tatlı besinlerden farklı olarak ağız içindeki bakterilerin gelişimini engeller. Bu nedenle tatlı ihtiyacında güvenle tercih edilebilir.
                                         
SOMON BALIĞI: Somon balığı ve uskumru gibi yağlı balıklarda diş ve diş etini korumayı sağlayan ve kalsiyum açısından zengin besinlerdir. Somon balığında bulunan D vitamini ağız sağlığı için çok önemlidir. Özellikle çocuklarda diş gelişimine yardımcı olan besinlerin başında yer alır.
                                          
PORTAKAL: Portakal ve benzeri meyveler bağ dokusunu kuvvetlendirerek diş ve diş etlerinin sağlıklı kalmasında büyük rol oynamaktadır. Turunçgiller, diş ve diş eti iltihaplarını da büyük  ölçüde önleyecektir. Portakalda yüksek oranda bulunan florun maddesi, dişin sert katmanındaki yapı gelişir ve dişleri oldukça besler.

                                            


ÇOCUKLARDA ŞİŞMANLIĞIN 4 NEDENİ VE 5 ÇÖZÜM YOLU
Şişmanlık toplumda giderek yaygınlaşan bir hastalık haline gelmeye başladı. Bu çocuklarda olduğu gibi gençler ve yetişkinlerde de  artmaya devam ediyor.
Pek çok aile haklı olarak çocuklarının kilosu ve bu kilonun etkileri nedeniyle endişeleniyor.
ÇOCUKLUK ÇAĞI OBEZİTESİNİN NEDENLERİ
Çocukluk ve ergenlik dönemi obezitesine pek çok faktör katkıda bulunmaktadır. Bunların bir kısmı değiştirilebilir, bir kısmı ise değiştirilemezler.
Değiştirilebilir nedenler şunlardır;
Fiziksel aktivite
Düzenli aktivite yoksunluğu, hareketsiz yaşam tarzı, çok fazla tv seyretme, bilgisayar kullanımı vb…
Sosyo-ekonomik koşullar
Düşük aile geliri ve çalışmayan ebeveynler
Yeme alışkanlıkları
Yüksek kalori içeren yiyeceklerin aşırı tüketimi, aç olmadığı halde yemek, tv karşısında veya ders çalışırken atıştırmak
Çevresel faktörler
Yüksek kalorili yiyeceklere yönelmeyi artıran reklamlar vb…
Değiştirilemez nedenler şunlardır;
Genetik: Fazla kilolu ve obez ailelerin çocukları obezite için yüksek risk grubundadır.
TANI
Yaşına ve cinsine göre 95. Persentilin üzerinde olan çocuk ve ergenlerin bir çocuk doktoru tarafından obezite ve bağlantılı hastalıklar açısından değerlendirilmeleri çok önemlidir.
SAĞLIK RİSKLERİ
Kalp hastalıkları risk faktörleri:
 Obez çocuklarda yapılan çalışmalar normalin üstünde tansiyon ve kalp hastalıklarına rastlandığını göstermektedir.
Tip 2 diyabet risk faktörleri:
Obez çocuk ve ergenlerde tip 2 şeker hastalığında artış gözlenmektedir.
Ortopedik risk faktörleri:
 Fazla kilolar kemik ve eklemlerde baskı yaratarak çocukların anormal gelişim özellikleri göstermelerine neden olabilir.
Cilt bozuklukları risk faktörleri:
Cilt kızarıklıkları, kasıklarda ve koltuk altlarında renk değişimi
Psikolojik risk faktörleri:
 Düşük benlik saygısı, olumsuz benlik imajı, depresyon, içe kapanma ve sosyal ortamlardan uzaklaşma
Hareketsiz yaşam belirtileri:
Fazla Tv seyretme, düşük fiziksel aktivite
Sigara kullanımı:
 Araştırmalar, erken yaşta sigaraya başlama nedeni olarak kilo kontrolü isteğini göstermektedir.
TEDAVİ
Çocuk ve ergenlerde obezite tedavisinin en önemli parçalarından bir tanesi, anne-baba ve sağlık uzmanlarının duyarlı ve pozitif bir yaklaşım benimsemeleridir. Küçük ve başarılabilir hedefler seçilmelidir ki, normal gelişim sürecini etkilemeden ve cesaret kırmadan tedavi sürdürülebilsin. Obezite tedavisine ihtiyaç olduğu anlaşıldıktan sonra sağlık çalışanları bir veya daha fazla seçenek sunmaktadır. Bunlar;
1-Beslenme Tedavisi
Çocukların ihtiyaçları konusunda uzmanlaşmış bir diyetisyen danışmanlığı obezite tedavisinin değerli bir parçasıdır. Tedavi sürecinde sağlıklı bir gelişim için beslenme uzmanları uygun besinler önerecektir.
2-Fiziksel Aktivite
Yapılan araştırmalar çocuklara günde en az 60 dk orta dereceli fiziksel aktivite önermektedir. Spor kulüplerine üye olmak, yüzme, bisiklete binmek, çeşitli oyunlar oynamak çok önemlidir.
3-Davranış Tedavisi
Davranış tedavisi, sağlıklı bir kiloya sahip olabilmek için gereken beslenme ve fiziksel alışkanlıkların yerleştirilmesini sağlar. Çocuk ve ergenlerle çalışan davranış tedavileri, genellikle aileleri de içermektedir. Çocuklar için kullanılan bazı davranışsal terapi yöntemleri şunlardır:
Kilo kaybını engelleyen nedenlerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi. Beslenme ve egzersiz için günlük tutulması, bu sayede yeme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite üzerinde kendini izleme davranışının oluşturulması.
Yüksek risk durumlarının belirlenmesi örneğin: evde yüksek kalori içeren yiyeceklerin bulunması, öğünlerde tv seyredilmesi veya sürekli tv’nin açık tutulması ve bilinçli olarak bunlardan kaçınılması.
Aile ve çocuk tarafından karar verilen hedefler başarıldığında bunların ödüllendirilmesi, ödüllerin pozitif davranışları besleyecek şekilde seçilmesi. Örn: Spor malzemeleri ödül olarak verilerek fiziksel aktiviteyi arttırmaya teşvik etmek. Yiyeceği ödül olarak kullanmaktan kaçınılmasını öğretmek.
Gerçekçi olmayan hedeflerin değiştirilmesi
Kilo kaybı ve beden imajı ile ilgili yanlış inançların düzeltilmesi, yerine pozitif ve gerçekçi olanların yerleştirilmesi.
4-İlaç Tedavisi
Obeziteye bağlı metabolik problemler eğer mevcut ise nedene yönelik bir takım ilaçlar kullanılabilmektedir.
5-Ameliyat
Mideye balon yerleştirme, kelepçe takma, gastrik bypass gibi cerrahi müdahaleler ergenlerde başarıyla uygulanmaktadır. Fakat cerrahi yöntemin gerekliliği yalnızca ağır tıbbi şartlar altında karar verilmektedir.
 KİLO VERMEYE YARDIMCI 14 MEYVE
Yaz aylarına yaklaştıkça pek çok kişi formunu korumak için zayıflama yöntemlerine başvuruyor. Kalori yakan besinler tercih edilerek zayıflamaya çalışılıyor. Ancak içeriğinde şeker olması sebebiyle diyet listelerinin kötü temsilcisi meyveler bir yandan da yağ yakımını kolaylaştırır. Vitamin alırken kilo vermenize yardımcı bu meyveleri tüketirken dikkat edin. Günde 4-6 porsiyon tüketilmesi önerilir.
Diyet listenize bu meyveleri ekleyin..
Avokado: Metabolizmayı hızlandıran avokado, aynı zamanda erkeklerde ve kadınlarda kilo kaybından sorumlu testosteron hormonunu artırıyor.
1 porsiyon avokado: Yarım 150 gram
Armut: Armut, yüksek lif oranı ile kan şekerini düzenliyor, tokluk hissini artırıyor. Ara öğünlerde tüketilmesi öneriliyor.
1 porsiyon armut: Orta boyu 100 gram
Yaban mersini: Yaban mersininin içinde yüksek miktarda antioksidan bulunuyor. Kilo artışına neden olan toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı oluyor.
1 porsiyon yaban mersini: Yarım su bardağı 90 gram
Elma: İçerdiği yüksek lif sayesinde uzun süre tok kalmayı sağlayan elma, metabolizmayı da hızlandırıyor.
1 porsiyon elma: Küçük boyu 100 gram
Hindistan cevizi: Açlık hissinin kaybolmasına yardım eden Hindistan cevizi, midede uzun süre kalarak tokluğun daha uzun süre sürmesini sağlıyor. Karaciğer metabolizma hızını ise yüzde 30 artırıyor.
1 porsiyon Hindistan cevizi: Küçük boy 100 gram
Nar: Tam bir antioksidan hazinesi olan nar, vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olarak iştahı azaltıyor.
1 porsiyon nar:  Küçük boy 80 gram
Greyfurt: Oldukça az kaloriye sahip olan  greyfurt, yüksek oranda su içerdiğinden dolayı doygunluk hissi verir.
1 porsiyon greyfurt: Küçük boyu 125 gram
Portakal: İçerdiği posa miktarı sayesinde uzun süre tok tutan portakal, acıkmaya engel olmasının yanı sıra vücudun sıvı dengesini de korur. Ancak portakaldaki şekere dikkat..!!
1 porsiyon portakal: Orta boyu 100 gram
Domates: Yüksek oranda C vitamini ve likopen (anti-kanser) içeren domates, vücudun yağ yakma işlemini hızlandıran karnitin isimli amino asit üretimini uyararak kilo vermeye yardımcı olur. 
1 porsiyon domates: Küçük boyu 100 gram
Kavun: Kilo kaybında oldukça önemli bir meyve olan kavunun 200 gramında 60 kalori bulunur. Yüksek posa içeriği ile kan şekerinin düşmesini önleyen kavun, uzun süre tok kalmayı sağlıyor.
1 porsiyon kavun: Orta boy bir kavunun 1/8 i 200 gram
Muz: İçerdiği çözünür posadan dolayı yeme isteğini ciddi düzeyde azaltan muz, bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve tokluğu artırıyor. Kilo vermeye yardımcı olması için özellikle kahvaltıda tüketilmesi öneriliyor.
1 porsiyon muz: Küçük boyu 50 gram

Limon: Yağ birikimini önlemeye ve yağların atımını hızlandırmaya yarayan limonun her sabah 1 bardak su ile tüketilmesi kilo vermeye yardımcı olur.
1 porsiyon limon: Orta boyu 100 gram
Şeftali: Antioksidan açısından iyi bir kaynak olan şeftali, bağırsakların çalışmasını hızlandırarak kilo vermeye destek olur.
1 porsiyon şeftali: Orta boyu 100 gram
Kuru meyve: Diyette yaş meyvelerle birlikte kuru meyvelerin de tüketilmesi yağ yakımını artırmada daha etkili olarak kilo vermeyi kolaylaştırır. Kolesterolü düşüren kuru meyveler, sindirim sisteminin düzenlenmesine de katkı sağlar.
1 porsiyon kuru meyve: 4 adet kuru kayısı veya 1 adet kuru incir veya 1 yemek kaşığı kuru üzüm
E VİTAMİNİNİN CİLDE FAYDASI
Saf E vitamini yağının, yaraları daha çabuk iyileşmesi, yaşlanmanın cilt üzerindeki   belirtilerinin ötelenmesi, cildin daha parlak olması ve kırışıklıkların hafiflemesi gibi pek çok faydası bulunmaktadır. Bu nedenle günümüzde cilt ve tırnak bakımı için üretilen pek çok ticari ürünün içinde E vitamini bulunur. Vücudunuz için gerekli olan E vitamini kapsülleriyle alabilirsiniz. Cilt yüzeyinde kullanmak isterseniz bu kapsülleri kırıp içindeki sıvı E vitaminini cildinize sürebilirsiniz. E vitamini bakımından zengin besinler ise bitkisel yağlar ve fındık gibi kuruyemişlerdir.

 
KIRIŞIKLIKLARA KARŞI E VİTAMİNİ
Yaşla birlikte, cildin elastikiyeti azalır ve kırışıklıklar oluşmaya başlar. Bu doğal süreç kötü cilt bakımı, yetersiz beslenme, sigara ve alkol nedeniyle hızlanabilir. E vitamini cilde esnekliğini veren kolajen üretimini arttırarak yaşlılığın cilt üzerindeki belirtilerini geciktirebilir. Kolajen üretimi arttıkça bağ dokusu güçlenir ve cilt sıkılaşır. Gıdalar yoluyla aldığınız E vitaminine ek olarak E vitamini içeren özel bakım kremleriyle cildinizi kırışıklıklara karşı daha uzun süre koruyabilirsiniz.
            
GECE BAKIMI İÇİN E VİTAMİNİ
Güneşten veya diğer çevresel koşullardan yıpranan cildi eski sağlığına kavuşturmak için E vitamini kullanabilirsiniz. E vitamini antioksidan etkisiyle cildi canlandırır ve nemlendirir. Ancak saf E vitamini yağını cildinizde her gün kullanmayın. Günlük bakım için yine E vitamini içeren kozmetik kremleri tercih edebilirsiniz. Cildiniz çok yıprandıysa veya aşırı kuruduysa, zeytinyağı ve E vitaminiyle kendinize bir karışım hazırlayabilirsiniz. 3-4 yemek kaşığı zeytinyağına 2 adet E vitamini kapsülünü kırın ve iyice karıştırdıktan sonra yüzünüze (göz çevresi hariç) sürün. Bu karışımı gece yatmadan önce sürüp sabah ılık suyla yüzünüzü yıkayabilirsiniz.
            
YARA İZLERİ
E vitamini yanık, kesik ya da ameliyat izlerinin tamamen ortadan yok olmasını sağlamaz ancak bu yara izlerinin görünümlerini bir miktar azaltabilir. E vitamini ayrıca antioksidan etkisiyle yaraların geçme sürecini yavaşlatan serbest radikalleri baskılar.
 
KAHVERENGİ LEKELER
Yara izleri gibi, yaşlılık olarak da bilinen kahverengi  lekeleri hafifletmek için E vitamini kullanabilirsiniz. Ciltteki kahverengi  lekelerin  ana nedeni karaciğerin  yeterince çalışmamasıdır. E vitamini karaciğerin  fonksiyonlarını  yerine getirmesine yardımcı olarak bu lekelerin yayılmasını önemli oranda yavaşlatır. Cilt yüzeyine harici olarak uygulandığında ise lekelerin rengini açar ve deri hücresi üretimi teşvik eder.
 
TIRNAK ETLERİ
Tırnak çevresinde sert tırnak etlerini yumuşatmak için E vitamini yağı kullanabilirsiniz. E vitamini tırnak etlerini yumuşatarak çatlamaya karşı korur ve tırnakları nemlendirir.

                          
TÜRK KAHVESİ TELVESİ İLE GÖBEK ERİTME
                                       
Türk kahvesi telvesinin göbek yağlarını eritme, siyah nokta maskesi ve selülit  giderme gibi birçok faydası vardır.
Bize has pişirme ve hazırlama yöntemiyle dünyaya armağan ettiğimiz Türk kahvesi, kendine has kokusu, köpüğü ve ikram ediliş şekliyle özgün bir kimliğe sahiptir. Ayrıca kahvesi ile ikram edilen yegane kahve çeşididir.
Türk kahvesi keyfi yapmayı sanırız herkes çok sever. İçtikten sonra dahi telvesi ile fallar bakar, kahveden her parçasından sonuna kadar keyif alırız. Ancak bilmeniz gereken Türk kahvesi telvesinin tek faydası fal bakmak, baktırmak değil. Eğer telveyi döküyorsanız buna artık bir son verseniz iyi olur..!Göbek eritme ve yağ yakarak zayıflamaya devam eder.
                                  
Bunun için yapmanız gerekenler sırasıyla;
Uygulama yapacağınız göbek bölgesine yeterli miktarda telveyi biriktirin.
Az miktarda zeytinyağı ekleyerek karıştırın.
Hazırladığınız karışımı uygulanacak bölgeye masaj şeklinde yedirerek sürün. Uygulayacağınız masaj cildinizdeki kan dolaşımını hızlandırır ve cilt derisinin ısısını artırır.
Streç film ile sıkı bir şekilde karnınızı sarın.
2 saat bekleyin ve daha sonra ılık suyla güzel bir duş alın.
Ayrıca kahvenize süt ve tarçın ekleyerek oluşturacağınız karışım işle yağ yakımını  hızlandırarak zayıflayabilirsiniz.

SAĞLIKLI YAŞAMIN ALTIN KURALLARI
Kalbi korumak, alkol ve sigaradan uzak durmak, beslenmeye özen göstermek ve spor yapmak sağlıklı bir vücut için önemli ama yeterli değil….
Temizlikten uyku düzenine, cinsel yaşamdan, stresten uzak durmaya sağlıklı yaşamın birçok kuralı vardır. İşte size bazı kurallar…
SAĞLIK İÇİN BUNLARA DİKKAT !
1-Spor yapmaya özen gösterilmeli.
2-Sağlıklı beslenmeli, yağlı yemekler ve aşırı yemek yenmemeli, sabah kahvaltısı mutlaka yapılmalı, meyve-sebze tüketimine özen gösterilmeli.
3-Alkol ve sigara tüketilmemeli.
4-Gün içerisinde sürekli oturulmamalı, aktif olunmalı.
5-Kişisel temizliğe ve çevre temizliğine önem verilmeli.
6-Stresten uzak durulmalı.
7-Cinsel yaşama dikkat edilmeli.
8-Uyku düzenine dikkat edilmeli.
9-Haftada bir bile olsa şehrin stresli yaşamından uzaklaşmanız, doğa ile baş başa kalmanız size ve sağlığınıza iyi gelecektir.
TEDBİR ALIN…
Kalp ve damar hastalıkları, batı ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de en yaygın ölüm nedenlerinden biridir. Kalp sağlığını korumanın yolu önceden tedbir almaktan geçmektedir.

BESLENME
Tansiyonu ve kolesterolü kontrol altına almanın ilk şartı sağlıklı ve dengeli bir diyet uygulamaktadır. Bunun için doymuş yağlardan ve tuzdan olabildiğince kaçınmak, meyve, sebze ve lif yönünden zengin besinlere yönelmek gerekir. Doğru rejimin normal miktarda protein içermesi, bu proteinin ise balık, kümes hayvanları ve az yağlı kırmızı etten (dana eti) alınması önerilmektedir.
KİLO
Yüksek tansiyona yol açan nedenlerin başında fazla kilolar gelmektedir. Fazla kilolu olmak aynı zamanda koroner kalp hastalığı, kalp yetersizliği ve inme için de risk oluşturmaktadır.


ALKOL VE SİGARA 
Günümüzde sigara, önlenebilir ölüm sebepleri içinde ilk sırayı almaktadır. Sigara kullanımı, kansere, kalp damarlarının tıkanmasına dolayısıyla kalp krizine sebep olmaktadır.


FİZİKSEL EGZERSİZ
Düzenli sporun bizi kalp krizi ve inmenin yanı sıra kemik erimesi, şeker hastalığı, kalın bağırsak ve meme kanseri, depresyon ve bunama gibi ciddi birçok kronik hastalıktan koruduğunu gösteren güçlü kanıtlar var. Egzersizin hemen her hücremize olumlu etkisi vardır.


KALP SAĞLIĞI VE SPOR
Spor yapmak kalp ve damar sağlığını doğrudan etkiler. Ayrıca kalbin çok hızlı çarpmasını önler. Antrenmanlı kalp, sıkıntılı bir durumla karşılaştığı zaman sakin bir tepki verir.
Hareketsizliğe alışmış olan kalp ise; kolay telaşa kapılır.
 

TANSİYONU DÜŞÜRÜR
Düzenli spor yapanlarda, örneğin günde yarım saat tempolu olarak yürüyenlerde kan basıncının düştüğü biliniyor. Özellikle tansiyon tehlikesi altında olanların her gün yapacakları yürüyüşle bu tehdidi bertaraf etmeleri mümkün. Ayrıca fiziksel egzersiz, yüksek tansiyonu olanlarda tansiyonu kontrol altına almada yardımcı olmakta ve ilaç gereksinimini azaltmaktadır.

ZAYIFLATIR
Düzenli egzersiz sadece spor yapıldığında değil, dinlenme halinde tükettiğimiz enerjiyi de artırdığı için kilo vermeyi kolaylaştırır. Kilo verdikten sonra düzenli spor yapmadan ideal kiloyu korumak çok zordur.

İYİ KOLESTEROLÜ YÜKSELTİR
Damar sertliğine karşı koruyucu rol oynayan HDL kolesterolü yükseltmenin yollarından biri egzersiz yapmaktır. Haftada 3 gün 3 kilometre yürüyenlerde bile iyi kolesterolün yükseldiği biliniyor. Egzersizin süresi ve sıklığı arttıkça olumlu etki de artar.

KANIN AŞIRI PIHTILAŞMASINI ÖNLER
Düzenli egzersiz kanda pıhtılaşmayı başlatan ve güçlendiren maddelerin dengede kalmasına yardımcı olur.

ŞEKER HASTALIĞINI ÖNLER
Diyabet olma riski yüksek olanların ellerinde sağlıklı beslenmenin yanı sıra çok güçlü bir silah daha var: düzenli egzersiz. İlaçlardan çok daha etkin, yan etkisi yo, hem de bedava.

STRESİ AZALTIR
Düzenli spor yapanların hareketsiz bir yaşam sürenlere göre daha az endişeli olduklarını, uykularının daha düzenli olduğunu gösteren çalışmalar var.
 

GEZİNTİ YERİNE HIZLI YÜRÜYÜŞ
Günde 30 dakika hızlı ( saatte 5-6 kilometre hızla) yürümenin ve bunu en az haftada 5 gün yapmanın kalp ve damarlara yararlı olduğu biliniyor.
Yarım saat sürekli yürüyemezseniz, günde 3 kere 10 dakika yürüseniz bile yeterli. Yaptığınız egzersiz ağırlaştıkça sağlığa olumlu etkisi artıyor. Buna karşılık gezinti yapar gibi yavaş yürümek aynı yararı sağlamıyor. Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta da 30 dakikalık yürüyüşün normal günlük faaliyetlere ek olarak yapılması gerektiği.
 

ÖLÜME DAVETİYE ÇIKARMAYIN…..
Isınmadan yapılan  spor ve ani efor sarf edilmesi, kalbe ani yük getirerek kalp krizi ve ani ölümlere davetiye çıkarır. Gerekli ısınma hareketleri yapılmadan spor yapılması ve böylece kalbe ani yük getirilmesi, kalp duvarlarının kalınlaşmasına, kalbi besleyen damarların sıkışmasına, ritm bozukluğuna ve hatta durmasına neden olabilir.
Doğuştan kalp rahatsızlığı olanlar, ritm bozukluğu sorunu  yaşayanlar ve ailesinde kalp rahatsızlığı bulunanlar, bu konuda daha fazla risk altındadırlar. Bu nedenle bu kişilerin düzenli spor yapmaya başlamadan önce mutlaka bir hekim kontrolünden geçmeleri gerekir.
KIŞ AYLARINDA NASIL BESLENMELİYİZ?
Soğuk günlerde ne yersek vücudumuzun bağışıklık sistemi güçlenir, ne tüketirsek gripten uzak kalırız? İşte kış aylarına özel beslenme önerileri…Bu beyazları sık tüketin.
Soğan ve Sarımsak
Sarımsak, halk arasında doğal antibiyotik olarak anılmaktadır. Ona bu özelliği veren ise içeriğinde bulunan, kükürtlü bir bileşik olan allisindir. Soğan ve sarımsak çok iyi birer antioksidan kaynağıdır ve kansere karşı koruma özelliğine sahiptir. Kötü kolesterolü ( Ldl) düşürüp, iyi kolesterolü (Hdl) yükseltmektedir. İdrar söktürücü özelliği olan soğan, vücuttaki ödemin atımına yardımcı olmaktadır. Sarımsak, antibakteriyel özelliği sayesinde vücudu enfeksiyonlara karşı da korur ve soğuk algınlığı riskini düşürür. Bununla birlikte haftada 6 dişten fazla sarımsak yiyenlerde % 30 daha düşük kolorektal kanser oranı ve % 50 daha az mide kanseri oranı olduğu saptanmıştır.

YAĞ YAKAN YİYECEKLER NELERDİR?
İşte size metabolizmayı hızlandırarak daha fazla kalori yakılmasını sağlayan bazı besinler;
Ancak bu listede bulunan bazı gıdalar herkesin tüketmesi için uygun olmayabilir. Örneğin; yağ yakan yiyecekler listesinde ilk sıralarda ‘’ acı kırmızıbiber ‘’ mide rahatsızlığı bulunanlara önerilmektedir. Bundan dolayı bir uzmana başvurabilirsiniz.
Kırmızıbiber: Arnavut biberi de olarak bilinen kırmızı acı biber metabolizmayı hızlandıran ‘’capsaicin’’ adlı bileşeni içerir. Ayrıca kalp atışlarını hızlandırır. Ve damarlardaki ‘’kötü’’ yağın temizlenmesine yardımcı olur.

Zencefil: Zencefil kan damarlarının genişlemesini, kan akışının artmasını ve metabolizmanın hızlanmasını sağlar.
 
Süt: Kalsiyum bakımından zengin olan süt ( yağsız veya az yağlı) metabolizmayı tetikler. Günlük olarak alınması önerilen kalsiyum miktarı 1.200-1.300mg’dır.
 

Zeytinyağı: Yağın yakılmasına ve atılmasına yardımcı olurken kandaki kötü kolesterol seviyesinin düşmesini sağlar.
 
Portakal-Greyfurt: Portakal, greyfurt, limon ve C vitamini bakımından zengin diğer meyveler yağın daha kolay çözülmesini ve vücuttan daha hızlı atılmasını sağlar.
                                            
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİREN BİTKİ ÇAYLARI
Kış hastalıklarına karşı koruma kalkanı olan bu çayları mutlaka tüketin!
Nar
“Rengiyle sofraları renklendiren nar antioksidan kaynağı olması sayesinde güçlü bir bağışıklık sistemi için olmazsa olmaz besinlerden biri.” diyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Melike Şeyma Deniz şu bilgileri veriyor: “Yarım adet nar bir porsiyon meyveye eşit oluyor. Narı isterseniz ana öğünlerde salatalarınıza ekleyerek, isterseniz ara öğünlerde tüketebilirsiniz. Örneğin bir kase yoğurdun içerisine 2-3 yemek kaşığı nar ekleyerek bağışıklık sistemini güçlendiren harika bir ara öğün yapabilirsiniz.”
Zencefil
Mide bulantısına iyi gelmesiyle ünlü olan zencefil; ayrıca kolesterolün düşmesine, karaciğeri korumaya, pıhtılaşmayı geciktirmeye ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder